Dijital iletişimde zaman ve mekân algısı, felsefi olarak en ilginç dönüşümlerden birini yaşar. Asiye Görüntülü Sohbet, zaman ve mekân sınırlarını aşarak insanları farklı coğrafi bölgelerde buluşturur. Peki, bu deneyim, gerçek anlamda bir arada olmayı ne kadar temsil eder?
Martin Heidegger, insanın varlığını “burada ve şimdi” olarak tanımlar. İnsan varlığı, fiziksel mekânla sıkı sıkıya bağlıdır. Ancak görüntülü sohbet, bu mekânsal bağı koparır. Bir insanla yüz yüze görüşmüyor, ekrandan bakıyor olsak bile, bir tür varlık hissi yaşarız. Bu, mekânsal bir illüzyon yaratır. Aynı anda hem bir arada hem de uzakta olma paradoksu yaşanır. Zaman ve mekân dijital olarak sıkıştırılır ve hızlandırılır.
Zaman algısı da bu tür iletişim platformlarında farklı bir boyut kazanır. Görüntülü sohbet, anlık ve senkronize bir iletişim deneyimi sunar, ancak bu, insanın zamanı nasıl yaşadığına dair yeni sorular doğurur. Dijital dünyada zamanın hızlandığını ve anların hızla akıp gittiğini hissederiz. Bu, insanın zamanla olan ilişkisini yeniden düşünmesine yol açar. Bir görüntülü sohbet, o anın içindeymiş gibi hissettirse de, bu an gerçek anlamda yaşanan bir deneyim midir?
Fiziksel iletişimde dokunma, göz teması ve beden dili gibi unsurlar, anlamın önemli bir parçasını oluşturur. Asiye Görüntülü Sohbet gibi platformlarda bu unsurların eksikliği, iletişimin doğasını değiştirir. Merleau-Ponty’nin beden felsefesi, insan varoluşunun bedensel deneyimler yoluyla anlam kazandığını savunur. Dijital platformlarda, beden sadece bir görüntüyle sınırlıdır ve bu da anlamın eksik kalmasına yol açar.
Görüşme sırasında jestler, mimikler ve beden dili önemli bir rol oynasa da, bu unsurlar ekrandan tam olarak algılanamaz. Dijital iletişimde, bedenin fiziki varlığının eksikliği, iletişimi soyutlaştırır. Ekrandaki yüz, bedenin geri kalanını gizler ve bu da iletişimi daha mekanik bir hale getirir. Bu noktada, Platon’un mağara alegorisi hatırlanabilir: Ekrandaki görüntüler, gerçekliğin sadece birer gölgesidir ve fiziksel varoluşun eksikliğiyle anlamın tam olarak anlaşılması mümkün olmayabilir.
5. Dijital İletişimde Samimiyet ve Güven Sorunu
Görselliğin ön planda olduğu görüntülü sohbet platformları, insanların samimi olup olmadığını sorgulamalarına neden olabilir. Dijital dünyada kişiler, kendilerini gerçekte oldukları gibi sunmak zorunda değiller ve bu da güven sorunlarını beraberinde getirir. Asiye Görüntülü Sohbet, insanların birbirleriyle yüz yüze iletişim kurmasına olanak tanısa da, bu dijital yüzleşmenin ne kadar samimi olduğu konusunda sorular doğurur.
Sende Paylaş Facebook Tweet Pinterest Google+ Whatsapp